Pages

21 Temmuz 2012 Cumartesi

TÜRKİYENİN GİZLİ CENNET KÖŞELERİ


Kelebekler Vadisi: 
Adını rengarenk kelebeklerden alan vadi bir doğa harikası. “Doğayı iliklerime kadar hissetmek istiyorum, kentin bütün konformizmi benden uzak dursun” diyenlerdenseniz, Kelebekler Vadisi tam size göre. Ölüdeniz'den 3-4 mil uzaklıkta, etrafı 350 metre yükseklikte dağlarla çevrili bu ilginç kanyon adını, temmuz-eylül ayları arasında görülen “Jarsey Tiger” türü kelebeklerden almış. Duvarlarının cennete dokunduğu söylenen Kelebekler Vadisi, dik ve derin bir vadi tabanındaki 10 hektarlık düzlükte yayılıyor. Vadiye karadan tek iniş yolu var. İkinci alternatif de meşhur patikasından veya deniz yoluyla gelmek. Vadi, tam deniz seviyesinde. Burası, kelebeklerin yaklaşık tamamının bir arada bulunduğu bir açık hava müzesi gibi. “Arctidae” familyasının en güzel üyelerinden “kaplan kelebeği” cinsinin yüzlerce kelebekle koloni halinde bulunması (özellikle haziran ve ekim aylarında) izleyenleri hayran bırakıyor.
Vadide kış mevsiminin sonundan itibaren 9-10 ay süreyle, kelebeklerin yaşam sürecini izlemek mümkün. Bu açık müzede şimdilik yaklaşık 35 adet gündüz, 40 adet de gece kelebeği saptanmış.
Yaz-kış akan küçük şelale, geniş kumsal, tertemiz deniz, pırıl pırıl çakıl taşları ve çevreyi süsleyen pembe zakkum çiçekleri ile küçük bir yeryüzü cenneti olan koy, dünya gezginlerinin buluşma yeri. Kelebek Vadisi’ni çok az kişi biliyor. Vadiye, Fethiye-Ölüdeniz’den 30 dakikalık bir yolculukla ulaşılıyor. Bu yolculuğun sonunda sizi Akdeniz’in turkuaz rengi ile yeşilin kaynaştığı sessiz bir sahil bekliyor. Sahildeki tek yapı, vadi konuklarının yemek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş ahşap bir restoran. Bu restoran, vadide çadırlı kamp alanı, yeme-içme, bar, roof, duş ve kabin gibi olanaklar sunuyor.
Vadiye adını veren kelebeklere ulaşmak için otlar, böcekler ve kelebekler arasında zorlu bir yolculuk yapmalısınız. Pırıl pırıl akan şelale altında sonu duş alarak biten yolculuk, sizi rüya alemine sürüklüyor.
Saklıkent
Saklıkent, 18 kilometre uzunluğunda, yüksekliği yer yer 600 metreyi bulan benzersiz kanyonun içerisine gizlenmiş bir doğa harikası. Fethiye’ye 50 kilometre uzaklıkta, Kayadibi köyü sınırları içinde, Eşen Çayı’nın bir kolu üzerinde yer alıyor. Dimdik sarp kayalıkları, çınar ağaçları, pırıl pırıl akan coşkulu kaynak suları ile, doğa tutkunları için dağcılık, yürüyüş, yüzme olanakları sunan eşsiz bir turizm merkezi Saklıkent.
Saklıkent’e Fethiye-Antalya karayolundan, Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 kilometre ilerleyince önce Tlos, 21 kilometre sonra ise Saklıkent çıkıyor karşınıza. Saklıkent yolu üzerinde sağlı sollu çok sayıda kır gazinosu var. Kayadibi köyünden kanyonun girişine çıkılıyor. Eşen Çayı, kanyonun 100 metre içinde neredeyse patlayarak yeryüzüne çıkıyor. Çay, yaz-kış öylesine deli gibi akıyor ki, akıntıya karşı ilerlemek mümkün olmuyor. Çayın üzerinde kanyon duvarına tutturulmuş tahta iskeleler kurulu. İskeleden tek sıra halinde ilerliyor ve çayın patladığı yere ulaşıyorsunuz. İşte tam bu noktadan sonra, her 10 metrede değişik bir yapı sergileyen gizemli kanyonun derinliklerine doğru yol alıyorsunuz. Bazen çatlak iyice daralıyor, hatta gökyüzü görünmez oluyor. Zeminde çamur rengi sular, yer yer odacıklar ve kademeli yükseklikler, 18 kilometre boyunca sürüyor. Çayın sonuna ulaşırsanız, ki bu pek kolay değil, karşınıza çıkan restoranda dinlenmek ayrı bir keyif veriyor.
Adrasan
Antalya'nın batısında yer alan Adrasan’a ulaşmak için Olympos-Adrasan ayrımından 18 km. daha gitmeniz gerekli. Yol sizi önce Adrasan'a, 4 km. sonra da Adrasan Koyu'na ulaştırır. Eski adıyla Adrasan yeni adıyla Çavuşköy, 2 kilometre uzunluğundaki kumsalıyla tatilcilerin akın ettiği bir turizm merkezi. Adrasan, yerli köy halkının turizm yaptığı ender yerlerden biri. Tesislerin yüzde 80’ini Çavuşköyü sakinleri işletiyor. Bu tesislerde kaldığınızda kendinizi birkaç gün içinde aileden biri gibi hissetmeye başlıyorsunuz.

Adrasan’ın denizi sığ olduğundan yüzme bilmeyenler ve çocuklar için çok uygun. Su içinde yüzerken minik balıkların vücudunuza dokunduğunu hissedebilirsiniz. Adrasan sahilinin sığ oluşu nedeniyle koy, kış aylarında fırtınaya yakalanan gemilere barınak oluyor. Gezi tekneleri Adrasan’dan çevredeki koylara günübirlik turlar düzenliyorlar. Adrasan’a 1 saat uzaklıktaki Suluada, Sazak ve Ceneviz koyları teknelerin uğrak yerleri. Yörenin yerlileri Suluada’dan çıkan suyun aç karnına içildiğinde böbrek taşlarını düşürdüğünü iddia ediyor. Adanın batısında mozaik görünümlü siyah ve beyaz taşlarla bezeli kumsalda denize girebilirsiniz. Kuzeydeki Sazak limanı da suyuyla tanınıyor. Sazak’ın suyunun da şifalı olduğu söyleniyor. Sazak limanı doğal bir havuzu andırıyor.

Yöre, Helenistik çağdan izler taşımakta. Yıllarca sit alan olması nedeniyle beton yığınına dönüşmeyen beldede sörf, su kayağı gibi aktiviteleri gerçekleştirebilirsiniz. Adrasan koyunun 25 metre sualtı görüş mesafesinin olması, balıkadamları yöreye çekiyor. 53 balık çeşidinin bir arada yaşadığı Adrasan’da en sık rastlanan balıklar orfoz, lağos, mercan, sinarit, ıskaroz, sarıgöz, akya, çipura ve kefal.
Bozburun
Bozburun’dan Hisarönü körfezine doğru dönüşe geçenlerin karşısına Söğüt köyü çıkıyor. Deniz ve çam kokulu rüzgârın yoğun olarak hissedildiği tepedeki manzara gerçekten iç açıcı. Burada Taşlıca, Bozukkale, Serçe limanı, Asardibi, Kızılkayalar gibi mevkiler ve Yunanistan’ın Sömbeki (Simmi) adasının silüeti de görüş açısında bulunuyor. Eski adı Saranda olan Söğüt ve çevresi, deniz ürünleri konusunda çok zengin.

Orhaniye
Her açıdan ve her yükseklikten bambaşka güzellikler sergileyen Orhaniye, günün ilk saatlerinde çarşaf gibi düz bir denize sahip. Baybassos antik kenti eteklerindeki Orhaniye Köyü, denize dil gibi uzanan kırmızı kumuyla ve koyun ortasında yer alan kaleli Şövalye adasıyla ünlü. Orhaniye Koyu içinde kırmızı ve iri taneli kumlardan oluşan bir set, kıyıdan itibaren denizin açıklarına doğru dil gibi uzanıyor. Gel-git olaylarında bir görünüp bir kaybolan bu kum set sular yükselse de yöreye gelen turistlerin su içinde bile yürümelerine olanak tanıyor.

Bördübet
Yıllar önce bu koyda saklanan İngiliz askerlerinin “Kuş Yatağı” anlamına gelen “Bird the bed” dedikleri Bördübet, dağ güvercini, saka, bülbül, balıkçıl kuşlar, atmaca ve daha birçok kuş çeşidiyle bu adın hakkını veriyor. Marmaris’in Reşadiye yarımadasında yer alan Bördübet Koyu, Hisarönü Köyüne bağlı küçük bir tatil yöresi. Yarımadanın Gökova körfezine bakan yüzünde yer alan ve sık ormanlarla çevrili olan Bördübet, yöredeki bir çok koy gibi eşsiz bir doğaya sahip. En önemli özelliği ise 200 metre eninde ve 600 metre uzunluğunda bir kanal aracılığıyla sık çam ormanının içine giren denizi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More