Pages

15 Eylül 2012 Cumartesi

KANSER VE ÇEŞİTLERİ

KANSER VE ÇEŞİTLERİ
Hücrelerin anormal bir şekilde çoğalması sonucu urlar meydana gelmektedir. Urlar iki türlüdür. Bir kısmı iyi huylu (selim urlar),bir kısmı kötü huylu (habis) urlardır.
Vücudun değişik yerlerinden, dokularından kökenini alan habis karakterli urların bir kısmına KANSER bir kısmına da SARKOM denir.

UR TÜRLERİ
1-) İyi Huylu (Selim) Urlar:İyi huylu urlar normal doku yapısına büyük benzerlik gösterirler ve kökenini aldıkları dokunun karakterini benimserler. Genellikle yavaş büyürler. Oluştukları yerin veya organın çalışma düzenini bozarlar ve çevresinde yer almış dokulara baskı yapara ağrı verirler ve zararlı olurlar. Ancak, bunların etki dereceleri urların büyüklüğüne göre ve oluştukları yere göre çok değişiklik gösterirler. Genellikle ölüme sebep olmazlar,bazen kendiliklerinden küçülürler. Sonuç olarak, iyi huylu urlar yavaş büyürler,tedavilerinde her zaman ameliyat gerekmez. Çok defa tıbbi tedaviler iyi sonuçlar verir.

2-) Kötü Huylu (Habis) Urlar: Kötü huylu urlarda hücreler iyi huylu urlara göre daha çok çoğalır. Bunlar bölünme çoğalmalarında hiçbir yasa ve kural dinlemezler. Yere dökülen bir kova suyun dağılması gibi çeşitli yönlere yayılırlar. Önlerine gelen organ ve dokuyu tahrip ederler. Habis urlardaki hücrelerin şekilleri ve çapları anormal bir durum alırlar. Özellikle çekirdeklerinde anormal bir büyüme görülür. Habis urların diğer bir benzerlik gösterirler özelliği yavrulamaktır. Buna METASTAZ yapmak denir. Bulunduğu yerlerden uzak vücudun diğer kısımlarına atlayabilirler. Bu ise şöyle olur; habis urların hücreleri komşudaki kan damarlarını ve lenf yollarını tahrip ederler ve bu hücrelerden bir kaçı kan veya lenf yollarına girerek vücudun başka ve uzak bölgelerine taşınırlar. Yani oturdukları yerlerde çoğalmaya devam ederek, oralarda aynı karakterlerde urlar meydana getirirler. Bu olaya yavrulamak veya metastaz yapmak denir.
Deri, kemik, sinir, kas ve tüm organlar gibi kan yapıcı dokulardan ve vücuttaki bütün dokularda selim ve habis urların çıktığı görülmüştür. Bazı dokuların selim urlarında nadir, habis urlarını çok az rastlanırken, bazı dokuların selim ve habis urlarına daha sık rastlanmaktadır.
KANSER İLE SARKOM ARASINDA NE FARK VARDIR?
İnsan vücudunu örten ve saran ciltlen çıkan habis urlara KANSER denir. Diğer taraftan insan vücudunda çeşitli dokuları birbirine bağlayan ve adına bağ dokusu denilen yapılardan kas dokusundan, kemiklerden, kıkırdaklardan ve yağ dokusundan kökenini alan habis urlara da SARKOM denir.

KANSER SEBEPLERİ VE KANSERİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1) Yaşın Kanserle İlgisi Var mı? : Kanser her yaşta görülebilir, fakat genelde orta ve ileri yaş hastalığıdır. 6-16 yaş arasındaki insanların habis urlara karşı bir bağışıklığı bulunmaktadır. Bununla beraber bu yaşlarda tek tük bu vakalara rastlanmaktadır. Çocuklarda görülen bazı kanser vakalarının sebebi annenin gebelik döneminde kullandığı ilaçlardır.
2) Kanser Açısından Irk veya Nesil : Bazı tür kanserle bazı ırklarda, diğerlerine göre daha fazla görülmektedir. Örneğin mide kanseri en çok Japonlarda akciğer kanseri en çok İngiltere’de lösemi en çok Musevilerde görülmektedir. Bu farklar jenetik ve çevre faktörlerinden, alışıla gelmiş adetlerden kaynaklanmaktadır.
3) Kanser İrsi Bir Hastalık mıdır? : Kanserin irsi bir hastalık olup olmadığı hakkında halen kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Tecrübe hayvanlarında bazı tür kanserlerin irsi olduğu kanıtlanmıştır. İnsanlarda ise sayılı bir iki tür kanserin Mendel Kanuna göre çocuğa geçtiği görülmüştür. Bugün için kanserin irisi bir hastalık olup olmadığını ve ayrıca temasla bir insandan diğerine geçmediğini söyleyebilir.
4) Virüsler ve Parazitler : Virüsler kan kanseri, gırtlak kanseri, lenf bezi kanserine sebep olmaktadır. Virüsler; çeşitli karsinojenler ve diğer faktörlerle beraber bulunmaları birbirlerinin etkilerini arttırarak kanser sebep olabilmektedirler. Ayrıca, parazitlerin bulundukları organlarda meydana getirdikleri tahripler kanser hastalığına zemin hazırlamaktadır.
5) Hormonlar ve İlaçlar : Hormonlar ve özellikle kadın ve erkek hormonlarının vücutta fazla miktarda ve devamlı yapımı veya dışarıdan vücuda verilmesi hormonal dengeyi bozmaktadır. Vücuttaki hormon dengesi ile kanserler arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Aşırı hormonal etkiler sonucu prostat, rahim ve göğüs kanserleri sık görülmektedir. İlaçlara gelince; ilaçların tümü doğal veya kimyasal maddelerin birleşimidir. Kimyasal maddelerin bazıların çok miktarda ve sürekli kullanılmaları sonucunda karstonik etkiler oluşmaktadır bu nedenle ilaçları, özellikle antibiyotik, ağrı kesici, uyku verici, perhiz hapları ve hormon preperatları gibi ilaçları dikkatli kullanmak gerekir.
6) Ruhi Bunalım, Üzüntü ve Sıkıntılar : Kanserle ilgilenen tıp adamların ruhi bunalımların, sıkıntıların, endişe ve sinirlenmenin kansere yol açtığını belirtiyorlar. Kanser, kırsal alanlarda yaşayan daha basit ve endişesiz hayat sürenlere oranla kentlerde oturan ve iş hayatlarında yorulan yıpranan kişilerde daha çok görülmektedir. Sebep olarak da sürekli üzüntüler, sıkıntılar, sinirlenmeler insan organizmasında bazı hormonal bozukluklara sonrada hücrelerin daha çabuk ve kötü bir şekilde yıpranmalarına bağlanıyor. Hormonal dengesizlik hücreleri etkiler. Kanser hastalığı da bir hücre hastalığıdır.
7) Sigara : Tütün içinde bulanan maddelerin, ayrıca kağıdın yanmasıyla meydana gelen katran kuvvetli ve etkili birer karsinojen maddelerdir. Sigara dumanındaki nikotin, amonyak ve diğer maddeler bronşları etkilemekte ve böylece kanser oluşabilmektedir. Sigara kullanmak özellikle akciğer, dudak, dil, ağız boşluğu, gırtlak ve yemek boru kanserlerine sebep olmaktadır.

KANSERİN ÖN BELİRTİLERİ
  •  Siğil ve benlerde görülen değişmeler, hızla büyümeler,
  •  İyileşmeyen ve kapanmayan yaralar,
  •  Sürekli hazımsızlık ve yutkunma zorluğu,
  •  Sürekli ses kısıklığı ve sebepsiz öksürükler,
  •  Vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen şişlik ve sertlikler,
  •  Nedeni belli olmayan zayıflamalar  Ruhi veya bedeni düşkünlük hali, sebepsiz yorğunluk.

KANSER ÇEŞİTLERİ
DERİ KANSERİ: Cilt kanseri sık görülen kanserlendendir. Uzun süre kuvvetli güneş ve ulturavıole ışınlarının etkisi başlıca sebepleridir. Daha çok çiftçi ve gemici gibi açık havada güneş altında çalışanlarda görülür. Güneş ışının yanı sıra bazı kimyasal karsinojen maddelerin imalatında çalışanlarda da deri kanseri görülmektedir. Diğer kanserlere oranla çok daha sık görülmesine rağmen cilt kanserinde ölüm çok nadirdir. Cilt kanserinin teşhisi diğer kanserlere göre nispeten daha kolaydır. Vücudun görülebilen ve yüzeysel bir yerinde meydana geldiği için teşhis edilebilmektedir. Cilt kanserleri gerekli tedaviye iyi cevap verir.

GÖZ KANSERİ: Görme duyusunun alıcı organı gözbebeğidir. Göz kapakları, gözyaşı bezi ve kaşı kanserleri de vardır. En önemlisi gözbebeğidir. Gözbebeği kanseri iki tiptir: Biri daha ziyade çocuklarda ,diğeri ise yaşlılarda görülür. Çocuklarda görülen teşhisin uzman doktor tarafından özel alet muayenesi ile sağlanır. Erken teşhis edilen vakalarda tedavi ile hastalık yok edilir. Geç kalınmış vakalarda ameliyatla gözbebeğini çıkarmak gerekir. Diğer tip ise genelde yaşlılarda görülür ve daha yavaş gelişir. Teşhis ve tedavi yöntemleri aynıdır. Erken teşhiste başarı yüksektir. Diğer göz kanserleri ise daha ziyade yaşlılarda görülür.

GIRTLAK KANSERİ: Gırtlak kanserinin ilk belirtisi ses kısıklığıdır. Gırtlak kanseri sigara kullananlarda daha fazla görülmektedir. Erken teşhis edilen vakalarda ameliyat gerekmeden radioterapi ve ilaçla çok iyi sonuçlar elde edilmektedir.

AKCİĞER KANSERİ: Akciğer kanserinin belirtileri belirtileri üşüme,bronşit, ve diğer solunum hastalıklarından rahatsız bir insanın şikayetleri ile aynıdır. Akciğer kanseri daha ziyade 50 70 yaşlarında görülmektedir. Diğer taraftan sosyoekonomik yaşantıları düşük gruplarda akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Bunun nedeni sigara içme oranının bu gruplarda daha fazla olmasına, içilen sigaranın filtresiz, yüksek katranlı ve nikotinli olması gibi sebeplere bağlanmaktadır. Akciğer kanserinin diğer hastalıklara göre ölüm oranı daha fazladır. Tedavisinde üç yöntem vardır. Ameliyatla hasta kısmı çıkartmak, ameliyat sahasının radioterapi ile tedavi, ilaçla tedavi (kemoterapi). Henüz başlangıç safhasında olan vakalarda kemoterapi başarılı sonuçlar vermektedir.

MİDE KANSERİ: Mide kanseri genellikle 45-60 yaşlarında görülmektedir. Erkeklerde kadınlara nazaran bir kat daha fazla görülmektedir. Mide kanserinin en önemli sebebi beslenmedir. Yiyecekler içinde bulunan çeşitli kansorejenler, pişirme şekilleri, yiyecekler ve içeceklerin çok sıcak veya çok soğuk içilip yenilmesidir. Ayrıca mide ülseri ,gastrit gibi hastalıklar da mide kanserine zemin hazırlarlar. Mide kanserinin belirtileri ;hazım güçlüğü,şişkinlik,dalgınlık hissi, bulantı, kusma, mide kanamasıdır. Mide kanserin tedavisinde en kesin metod ameliyatla hasta kısmın çıkartılmasıdır. Kanserin eksikliğine ve yayılma derecesine göre ameliyattan sonra radioterapi ve kemoterapi uygulanır. Tedavide elde edilecek şifa derecesi hastalığın erken veya geç teşhisine bağlıdır.

KARACİĞER KANSERİ: Karaciğer kanseri iki türdür. Birincisi primer dediğimiz ana kanserdir. Yani kanser esas ve ilk olarak karaciğerde başlamıştır. İkincisi ise, kanser vücudun başka bir yerinde başlamış sonradan o kanserin hücresi kan yoluyla gelerek karaciğerde yavrulaşması sonucu ortaya çıkmasıdır. Buna da seconder veya metastatik karaciğer kanseri denir. Karaciğer sirozu, karaciğer iltihaplanmaları, beslenme bozuklukları, alkol alışkanlıkları karaciğer kanserine sebep olmaktadır. Karaciğer kanserlerinde karaciğer ve mide bölgelerinde ağrı ve karaciğerde büyüme en sık görülen belirtilerdendir. Karaciğer kanserinin tedavisi ameliyattır. Kemoterapi ve radioterapi fazla yararlı olmamaktadır.

LÖSEMİ (KAN KANSERİ): Lösemi ; lökositlerin anormal bir şekilde çoğalması, gerek bulunduğu gerekse çevresindeki hücreleri parçalaması sonucu oluşur. Ayrıca radyasyon ve röntgen ışınları da insanlarda lösemiye sebep olmaktadır. Löseminin tedavisi lökositlerin anormal bir şekilde çoğalmasını önlemektir. Bu da ilaçla tedavidir. Lösemi iki gruba ayrılır; Akut (hızlı gelişen) lösemiler, kronik (yavaş gelişen) lösemilerdir. Akut lösemilerin büyük bir kısmında hastalık uzun sürmekte ve ölüm oranı yüksektir. Kronik lösemilerde ise hastalık daha uzun sürmekte ve ölüm oranı nispeten daha azdır.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More