Pages

2 Ocak 2013 Çarşamba

Benim Dünyamda Moda Ve Yaşamıma Etkileri


Giyim, eski çağlardan bu yana insanlığın en gözde meraklarından birisidir. Zamanla gelişen moda akımları farklı kültürlerin de birbirleriyle etkileşmesinin bir ürünüdür. İlkçağlardan itibaren insanoğlu kendisini çeşitli materyallerle örtmüş olarak karşımıza çıkar. Çeşitli hayvan derilerinden yapılmış olan iki ya da tek parçalı kıyafetler ne tarih sayfaları ne de bizler için alışılmadık görüntüler değildir.

İster kadın olsun ister erkek, her insan ihtiyacı dışında iyi giyinme isteği içerisindedir. Çoğu zaman giydiğimiz elbise ruhsal durumumuz hakkında başkalarına bilgi verdiği gibi, bizim de başkaları hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Giysiler bir anlamda kendini ifadenin ya da insan iletişiminin aynası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun en yaygın örneklerinden biri hepimizin güncel hayatımızda bilinçli veya bilinçsiz olarak sıkça kullandığımız sokak gözlemleridir.  Çoğumuzun yolda yürürken ya da bir tanıdığımıza rastladığımızda yaptığımız ilk şey etrafımızdaki insanların veya tanıdığımızın kılık ve kıyafetine bakmaktır. Böylece genellikle bilinçsiz olarak karşımızdakinin ruh hali hakkında bilgi edinmeye çalışarak beynimizde o kişi hakkında yargı aşamasının ilk adımını atmış oluruz. Bu aslında bir seziniş değil tamamen görüntüden elde etmiş olduğumuz izlenimlerdir.

Tüm bunların yanı sıra giyim, ruhumuzun aynası olduğu gibi hayal gücümüzün de en önemli ve destekleyici besin kaynağıdır. Örneğin okuduğumuz bir romanı ele alalım. İlk baştan itibaren roman kahramanlarını tanıma isteği oluşur. Bunun bizim hayal gücümüze bırakılmış olduğu düşünülse de yazar roman kahramanlarının giyimleri hakkında bize mutlaka bilgi verir ve ardından kahramanlar beynimizdeki yerlerini edinirler.

Şüphesiz bir başka önemli konu ise insanın oluşumunda var olan dokunma duyusunun bir anlamda giyimle tatmin edilişidir. Güzel görünmenin yanı sıra insan dokunduğu her şeyden zevk alır. Bunun için de tenimizi örten türlü kumaşlar ve materyaller çağlar boyunca insan hayatında büyük rol oynar. Dokunduğumuz ya da giydiğimiz ipekten bir kumaşın tuşe duygusunda aldığımız zevk adeta hepimiz için aynı önemi taşır. Hatta yapılan bir çok araştırma insanın ikili ilişkilerden de ne ölçüde zevk aldığını buna bağlamış ve ardından yapılan bir çok deneylerle bunun önemi vurgulanmıştır. Bir bebeğin dünyaya geldiğinden itibaren annesinin tenine olan düşkünlüğü ile başlayan bu ince yol daha sonra eşiyle bağı arasında da en büyük etkenlerden biridir.  Zira tüm insanlar adeta kendilerine has özel bir kumaşla dünyaya gelirler ki biz buna “ten” diyoruz. Şüphesiz bu tenden alacağımız zevk de alelade bir kumaştan alacağımız zevkten çok daha ön planda yer alır. Bir anlamda her güzel şey dokunma ile başlayarak, onunla son bulur.

Gözün zevki, dokunmanın hazzı, insanın insan olma sürecindeki yegane filtresidir.
Moda ve insan günümüzde adeta bölünmez bir parça olarak hareket etmektedir. Yüzyıllar önce insanı sadece dış etmenlerden koruma amacı taşıyan giyim, bugün adeta birbiri ile yarış hale getirilmiş etmenler olarak düzenin içerisinde yer alır.

Şüphesiz buradaki insanlar arası rekabete neden olan en büyük etkenleri sıralamak gerekirse ilk etken olarak insanın kendisini topluma daha güzel sunabilme çabası görünür. İkinci önemli etken ise insanın daha iyiye ulaşma, daha iyiyi arzulama çabasından kaynaklanır. Kısaca moda, insanın kendi elleriyle yarattığı bir kaos olsa da insanı insan yapan ve zevk selinde yüzmesini sağlayıp toplumda kendisini daha güvenli hissetmesine neden olan yegane unsurlardan biridir.

Moda, zaman içerisinde sadece kendi toplumlarına özgü hareket etmemiş, kültürlerin birbirleriyle tanışmasıyla birlikte onlarla hareket edip adeta ortak bir zevk anlayışının aynası haline gelmiştir. Bunun en basit örneği ufacık bir film karesinde beğendiğimiz bir aktörün ya da aktristin giyindiği bir giysinin sadece küçük bir detay olarak diyazn edilmiş olsa da daha sonraki adımlarda tüm dünyanın ortak zevki haline geldiği anlardır. Hatta bu, çoğu zaman daha da ileriye giderek kıyafetleri taşıyan karakterlerin bu giysilerle bütünleşip ardından bu modayı adım adım izleyenlerin aynı ruh haline büründüğü anlardır.

Görsel zarafet ziyafetlerin en güzelidir mantığı böylece zaman içerisinde gelişmiş ve bizlere sunulmuştur. Bu yolda arzu duyma ya da takdir etme isteği sadece ruh halimizle karakterimizin yönlendirmesine kalmıştır. Bir anlamda, zevke hitap eden her şey gibi modanın da yaratıcıları birer sanatkâr olarak değerlendirilmelidir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More